ÖZET
Kafa kaidesi patolojilerinin klinik olarak değerlendirilmesi sınırlı olduğundan, bilgisayarlı tomografi (BT) ve manyetik rezonans (MR) ile kesitsel görüntüleme bu hasta grubunun tanı ve tedavisinde oldukça önemli bir rol oynamaktadır. Özellikle son birkaç dekatta görüntüleme alanındaki gelişmeler ile birlikte, lezyonların preoperatif olarak sınırlarının net olarak haritalanması, ayrıca hayati nöral ve vasküler yapılar ile ilişkilerinin ortaya konabilmesi mümkün olmuş ve bu sayede cerrahlar morbiditeyi olabildiğince azaltacak ve maksimal rezeksiyonu sağlayacak yaklaşımlar geliştirebilir hale gelmiştir [1]. Kafa kaidesinde yer alan lezyonların lokalizasyonunun, uzanımının ve önemli çevre dokularla ilişkisinin doğru değerlendirilebilmesi ve lezyonların karakterizasyonu için kafa kaidesi anatomisinin detaylı olarak bilinmesi önemlidir. Kafa kaidesi frontal, etmoid, sfenoid, temporal ve oksipital kemiklerin oluşturduğu foramen ve fissürleri ile oldukça kompleks bir anatomik yapı olup, intrakranial kompartman ve ekstrakranial baş-boyun yumuşak dokuları arasında adeta bir bariyer görevi görmektedir [2]. Kafa tabanının kendisinden kaynaklı lezyonlar tarafından tutulabildiği gibi, süperiordan intrakranial kompartman kökenli veya inferiordan baş-boyun yumuşak dokuları kaynaklı lezyonlar tarafından da etkilenebilmektedir. Lezyonlar direkt yayılım ile veya perinöral yayılım aracılığıyla kafa tabanını tutabilmektedir.