ÖZ
Bu makale, omurga iltihabi hastalıklarının tanı ve yönetiminde radyolojik görüntülemenin önemini incelemektedir. Ankilozan spondilit, psöriatik artrit ve romatoid artrit gibi hastalıklarda omurga tutulumu sıklıkla görülebilmektedir. Bilgisayarlı tomografi (BT) ve manyetik rezonans görüntüleme (MRG), bu hastalıkların tanısında kritik araçlardır. BT, kemik yapılarının detaylı görüntülenmesini sağlarken, MRG yüksek yumuşak doku çözünürlüğü ile erken iltihabi değişiklikleri tespit eder. MRG, ayrıca enfeksiyöz ve enfeksiyöz olmayan omurga hastalıklarının ayırt edilmesinde önemli rol oynar. Bu makale, radyolojik bulguların klinik semptomlarla nasıl ilişkili olduğunu ve tedavi stratejilerini nasıl etkilediğini vurgulamaktadır. Sonuç olarak, MRG ve BT, omurga iltihabi hastalıklarının tanı ve yönetiminde vazgeçilmezdir ve klinisyenlerin tanısal doğruluğu artırmak için bu araçları etkin bir şekilde kullanmaları gerekmektedir.
GİRİŞ
Omurganın iltihabi hastalıkları, omurga kolonunun iltihaplanması ile karakterize edilen ve ağrı, yapısal hasar ve nörolojik bozulmaya yol açabilecek bir dizi hastalığı kapsar. Bu hastalıklar; otoimmün, enfeksiyöz ve idiyopatik kökenler de dahil olmak üzere çeşitli patojenik mekanizmalardan kaynaklanabilir.
Bilgisayarlı tomografi (BT), kemik yapılarının detaylı görüntülenmesini sağlayarak omurga enflamasyonlarının tanısında ve değerlendirilmesinde önemli bir araçtır. BT, enflamasyonun yayılımını ve kemik erozyonlarını belirlemeye yardımcı olabilir. Ayrıca, BT’nin hızlı ve hassas görüntüleme kapasitesi, tedavi planlamasında ve cerrahi müdahale gerekliliğinin değerlendirilmesinde önemli bir katkı sağlar. Bu sayede, uygun tedavi stratejileri geliştirilebilir ve hastanın iyileşme süreci hızlandırılabilir [1].
Manyetik rezonans görüntüleme (MRG) ise omurga hastalıklarına yönelik tanısal yaklaşımı devrim niteliğinde değiştirmiştir. İyonize radyasyona maruz kalmadan omurga anatomisi ve patolojisi hakkında detaylı bilgiler sunar. Bu görüntüleme yöntemi, yüksek yumuşak doku çözünürlüğü sayesinde erken iltihabi değişiklikleri, apse, flegmon ve enfeksiyonun yayılımını belirlemede öncelikli tercihtir ve hem tanı, hem de tedavi stratejilerini etkileyebilecek önemli bilgiler sağlar. Radyologlar ve klinisyenler için, omurga iltihabının MRG bulgularını anlamak, zamanında ve doğru tanı koymak için hayati öneme sahiptir ve bu hastalıkların potansiyel zararlı sonuçlarını hafifletmek için uygun yaklaşımı sağlar [1-3].
Bu makalenin amacı, iltihabi omurga hastalıklarının radyolojik görüntüleme bulgularını gözden geçirerek, bu hastalıkların tanı ve ayırıcı tanısında görüntülemenin rolünü vurgulamaktır.
A. OMURGA İLTİHABİ HASTALIKLARININ GÖRÜNTÜLEME BULGULARI
1. Ankilozan Spondilit
Ankilozan spondilitte (AS), iltihaplanma esas olarak bağışıklık sisteminin bilinmeyen antijenlere yanıtı ile tetiklenir. Histolojik olarak AS, omurga eklemleri ve entezislerin iltihaplanması ile karakterizedir. Bu iltihaplanma, fibrozis ve ossifikasyona ilerleyebilir ve omurganın ankiloz olarak bilinen füzyonuna yol açabilir. MRG’de sakroiliak eklemlerde ve vertebral köşelerde tespit edilen kemik iliği ödeminin akut iltihaplanma ile ilişkili olduğu ve AS’de yapısal hasarın öncüsü olduğu gösterilmiştir [4].
Ankilozan Spondilitin Manyetik Rezonans Görüntüleme Özellikleri
Kemik İliği Ödemi
Ankilozan spondilitin erken evrelerinde, aktif iltihaplanmanın bir işareti olarak kemik iliği ödeminin tespiti için MRG çok değerlidir. AS’de ödem, özellikle sakroiliak eklemler ve vertebra köşelerinde T2 ağırlıklı sekanslarda yağ baskılanması ile yüksek sinyal alanları olarak görünür, bu bölgeler “Romanus lezyonları” olarak bilinir. Bu lezyonlar, aktif entezit ve erken eroziv değişikliklerin göstergesidir (Resim 1-3).
Sindesmofitler ve Ankiloz
Ankilozan spondilit ilerledikçe, yeni kemik oluşumu meydana gelir ve vertebraların kenarlarında sindesmofitler gelişir. Bu kemik çıkıntılar, T1 ağırlıklı MRG sekanslarında en iyi şekilde görselleştirilir ve bitişik vertebraların köprülenmesine yol açabilir, bu da omurga hareketliliğinde azalmaya ve sertliğe neden olur (Resim 4). İleri olgularda, omurganın tamamen ankilozu meydana gelebilir ve bu durum, MRG’de “bambu omurga” görünümü olarak bilinir; burada omurga, tek bir sürekli kemik sütunu gibi görünür (Resim 5).
Sindesmofitler ile radyolojik olarak karışabilecek bir bulgu olan osteofitlerin temel farkları şu şekildedir:
- Sindesmofitlerde ossifikasyon anulus fibrozis ve spinal ligamanlarda iken osteofitlerde ossifikasyonun orijini vertebra korpuslarıdır,
- Sindesmofitler vertikal aksta ve köprüleşme ile karakterize iken osteofitler horizontal akstadır ve genelde köprüleşme göstermezler,
- Sindesmofitler enflamatuar patolojiler sonucu ortaya çıkarken osteofitler genelde dejenerasyonun bir sonucudur.
Yağ Metaplazisi
Manyetik rezonans görüntülemede ileri AS’nin bir başka karakteristik özelliği,
iltihaplanmayı takip eden yağ metaplazisidir. Bu, özellikle iltihaplanmadan etkilenen bölgelerde, omurgada T1 ağırlıklı görüntülerde artmış sinyal olarak görünür (Resim 6). Bu değişiklik, yeni sindesmofit oluşumunu öngörebilir.
Erozyonlar, Skleroz ve Disk Tutulumu
Manyetik rezonans görüntüleme, sakroiliak eklemler ve vertebralarda erozyonları ve sklerozu da tespit edebilir. Erozyonlar, kemiğin normal konturunun düzensizlikleri ve kaybı olarak görünürken, skleroz, T1 ve T2 ağırlıklı görüntülerde düşük sinyal yoğunluğu alanları olarak görünür ve artmış kemik yoğunluğunu işaret eder. Bu özellikler özellikle sakroiliak eklemlerde belirgindir ve nihai ankilozdan önce tipik “psödogenişleme” görünümüne katkıda bulunur. Romatoid spondilodiskit olarak da bilinen Andersson lezyonunda ise diskte non-enfeksiyöz tutulumu ve ödemi işaret eden T2 sinyal artışı görülür.
Klinik pratikte, radyologlar AS’yi teşhis etmek ve hastalığın şiddetini ve ilerlemesini değerlendirmek için bu MRG özelliklerinin kombinasyonunu kullanırlar. Çalışmalar, erken iltihabi değişikliklerden ileri yapısal değişikliklere kadar MRG bulgularının evrimini sıklıkla göstermekte ve tanı kriterlerini pekiştirmekte ve hastalığın ilerleyişini anlamayı kolaylaştırmaktadır [5].
Özetle, MRG, AS’nin tanı ve izlenmesinde kritik bir rol oynar. Erken iltihabi değişikliklerin tespitine yardımcı olur, bu da zamanında müdahale için önemlidir ve yapısal hasar ve hastalığın ilerlemesinin detaylı bir değerlendirmesini sağlar ve tedavi kararlarını yönlendirir.
2. Psoriatik Artrit ve İlgili Spondiloartropatiler
Psoriatik artrit ve diğer spondiloartropatiler, AS ile bazı patofizyolojik özellikleri paylaşır; ancak aynı zamanda hem aksiyel hem de periferik eklemlerin tutulumu gibi farklı özellikler de sergilerler. Bu koşullardaki iltihaplanma, AS’den daha az simetriktir ve sedef hastalığı gibi deri ve tırnakların önemli ölçüde tutulmasını içerebilir [6].
Psoriatik Artritin Manyetik Rezonans Görüntüleme Özellikleri
Asimetrik Sakroiliit
Ankilozan spondilitteki tipik simetrik sakroiliitin aksine, psöriatik artrit (PsA) genellikle sakroiliak eklemlerin asimetrik tutulumu görülür. MRG, erozyonlar ve sklerozun bir tarafta daha belirgin olduğu düzensiz sakroiliiti ortaya çıkarır. Bu asimetri, PsA’yı AS’den ayırt etmeye yardımcı olur ve spondiloartropatiler için sınıflandırma kriterlerinde önemli bir özelliktir.
Entezit
Entezit, yani tendon veya bağların kemiklere yapışma noktalarındaki iltihaplanma, PsA’nın ayırt edici bir özelliğidir. MRG, özellikle aşil tendonu ve plantar fasya eklem yerlerinde kalınlaşma ve artmış sinyal ile bu değişikliklere çok duyarlıdır. Bu özellik, diğer artrit türleri tarafından daha nadir etkilenen bölgelerde yaygındır (ör: patellar tendon).
Daktilit
“Sosis parmak” olarak da bilinen daktilit, tüm bir parmak veya parmakların yaygın şişmesi ile karakterize edilen başka bir belirgin PsA özelliğidir. MRG, ilgili parmakta yumuşak doku ödemi ve iltihaplanmayı, genellikle tendon kılıfının tutulumu ile birlikte gösterir ve diğer artritik durumlardan ayırt edilmesini sağlar.
Kemik Proliferasyonu
Ankilozan spondilitin ince detaylı sindesmofitlerinin aksine, PsA, eklem kenarlarında şekilsiz yeni kemik oluşumu ile “bulanık” periostitise neden olabilir. Bu durum, MRG’de AS’de görülen sindesmofitlerden daha düzensiz olan hacimli, düzensiz kemik büyümesi olarak görülebilir (Resim 7).
3. Romatoid Artrit
Romatoid artrit (RA), esas olarak periferik eklemleri etkiler, ancak servikal omurgayı da tutabilir. RA’da, servikal faset eklemlerinin iltihaplanması ve atlantoaksiyal subluksasyon instabiliteye ve potansiyel nörolojik bozukluğa yol açabilir. Patofizyoloji, kemik erozyonu ve omurga kolonunun destabilizasyonuna neden olabilen sinovyal iltihaplanmayı içerir. MRG, erken dönemde patognomik değişiklikleri ve geç dönemde artritin derecelendirilmesi için kritik rol oynar [7].
Romatoid Artritin Manyetik Rezonans Görüntüleme Özellikleri
Atlantoaksiyal Subluksasyon
Romatoid artritin servikal omurgada en ciddi komplikasyonlarından biri odontoid proçes ve/veya transvers ligamanların erozyonuna bağlı olarak oluşan atlantoaksiyal subluksasyondur. BT ve MRG, yer değiştirme derecesini ve omurilik üzerindeki basıyı belirleyebilir, bu da cerrahi planlama ve yönetim için kritiktir
(Resim 8).
Baziler İnvaginasyon
İleri olgularda RA, baziler invaginasyona yol açabilir ve odontoid proçes foramen magnum içine yukarı doğru yer değiştirir. MRG, beyin sapı ve beyincik üzerindeki baskının derecesi hakkında kritik bilgiler sağlar ve ciddi nörolojik sonuçları önlemek için tedavi kararlarını yönlendirir (Resim 9).
Disk ve Faset Eklem Tutulumu
Romatoid artrit, servikal omurgada faset eklemler ve intervertebral disklerin iltihaplanmasına neden olabilir ve bu durum MRG’de iltihaplanma nedeniyle T2 ağırlıklı görüntülerde artmış sinyal ve olası erozyon olarak görülür. Bu özellikler diğer omurga bölgelerinde daha az yaygındır, ancak RA’nın servikal omurga üzerindeki etkisinin önemli göstergeleridir.
Özetle, servikal omurgayı içeren RA’nın MRG bulguları periferik eklemleri tutanlardan daha az yaygın olmasına rağmen, potansiyel olarak hayatı tehdit eden komplikasyonları teşhis etmek ve yönetmek için kritik öneme sahiptir. Bu özelliklerin anlaşılması, ciddi sonuçları önlemek için daha iyi planlama ve tedavi müdahalelerine olanak tanır.
B. OMURGA İLTİHABİ HASTALIKLARININ RADYOLOJİK AYRIMI
Omurga iltihabi hastalıklarının ayırıcı tanısı, çeşitli iltihaplanma formları ile bu hastalıkları radyolojik olarak taklit eden diğer durumların ayırt edilmesini içerir. Doğru ayrım, uygun tedavi ve yönetim için hayati öneme sahiptir. MRG, BT ve röntgen, bu ayrımları yapmada önemli rol oynar; MRG, erken iltihabi değişiklikleri tespit etmedeki üstün yumuşak doku kontrastı ile genellikle en yardımcı tetkiktir.
1. Enfeksiyöz ve Enfeksiyöz Olmayan İltihabi Hastalıkların Ayırt Edilmesi
Enfeksiyöz Spondilit ve Ankilozan Spondilit
Enfeksiyöz spondilit, MRG’de genellikle lokalize disk aralığı daralması, end plato erozyonları, belirgin kemik iliği ödemi ve bitişik apse oluşumu (epidural, paravertebral) ile ortaya çıkar. Buna karşılık, AS’de tipik olarak simetrik sakroiliak eklem tutulumu, erozyonlar ve bitişik yumuşak doku tutulumu olmaksızın “iyi sınırlı” sindesmofitler görülür. Enfeksiyöz koşullarda BT’de daha belirgin kemik erozyonları ve skleroz izlenirken, AS’de daha uzun kemik köprüleşmesi mevcuttur (Resim 10).
Enfeksiyöz değişikliklerin erken dönemde röntgenlerde görülmesi nadirdir, oysa AS’de karakteristik sindesmofitler ve bambu omurga görünümü görülebilir [8].
2. Romatolojik ve Dejeneratif Omurga Hastalıklarının Ayırt Edilmesi
Bilgisayarlı tomografi ve MRG’de vertebral kolonda saptanan bulguların ayırıcı tanısını yapmak bazı durumlarda güç olabilmektedir. Genel klinik bilgi olarak ileri hasta yaşı, dejenere disklerin varlığı, disk mesafesi daralması, osteofit varlığı dejenerasyon lehine iken; sakroiliit varlığı, genç yaş, dejeneratif bulguların yokluğu, sindesmofit varlığı enflamasyon lehinedir.
Romatoid Artrit ve Osteoartrit
Servikal omurgadaki RA’da, MRG’de subluksasyonlar ve eklem çevresinde daha tekdüze iltihabi değişiklikler ile omurilik sıkışması tespit edilebilir. Osteoartrit (OA), tipik olarak osteofit oluşumu ile daha odaklı dejeneratif değişiklikler ve daha az yumuşak doku tutulumu gösterir.
Osteoartrit’deki kemik büyümelerinin kapsamını ve RA’daki kemik erozyonlarının daha ince detaylarını göstermede BT daha faydalı olabilir.
Osteoartritte, röntgende eklem aralığında daralma ve subkondral skleroz gözlenirken, RA, daha tekdüze eklem aralığı daralması ile daha az skleroz ve daha fazla eroziv değişiklikler gösterebilir [9].
C. KLİNİK KORELASYONLAR VE RADYOLOJİK BULGULAR
Klinik semptomlar ile radyolojik bulgular arasındaki ilişkiyi anlamak, omurga iltihabi hastalıklarının yönetiminde hayati öneme sahiptir. MRG, bu durumların teşhisine yardımcı olmanın yanı sıra, hastalık ilerlemesini izlemek ve tedavinin etkinliğini değerlendirmek için de kullanılır. Bu bölüm, çeşitli omurga iltihabi hastalıklarında radyolojik bulguların klinik belirtilerle nasıl ilişkili olduğunu incelemektedir.
1. Ankilozan Spondilit
Manyetik Rezonans Görüntüleme Bulguları
Erken AS, sakroiliak eklemlerde kemik iliği ödemi gösterir ve bu durum klinik olarak ağrı ve iltihaplanma ile ilişkilidir. Hastalık ilerledikçe, MRG sindesmofit oluşumunu ve nihai ankilozu tespit edebilir ve bunlar, omurga hareketliliğinde azalma ve artan sertlik ile ilişkilidir.
Klinik Korelasyon
Ankilozan spondilit’deki MRG bulgularının kapsamı, hastalığın ilerleme eğilimini tahmin edebilir. Sakroiliak eklemlerdeki erken iltihaplanma işaretlerinin MRG ile tespit edilmesi, zamanında terapötik müdahalelere olanak tanır ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatarak yaşam kalitesini artırabilir [4].
2. Romatoid Artrit
Manyetik Rezonans Görüntüleme Bulguları
Servikal omurgada RA, subluksasyonlar, atlantoaksiyel instabilite ve omurilik sıkışmasını gösterebilir ve bunlar, potansiyel nörolojik bozukluk riskini artıran kritik bulgulardır.
Klinik Korelasyon
Romatoid artritin servikal omurga tutulumunda MRG bulgularının ciddiyeti, myelopati gelişme riski ile ilişkilidir. Servikal tutulum olan RA hastalarında düzenli MRG yapılması, ciddi komplikasyonları önlemek için gereklidir [7].
3. Psöriatik Artrit
Manyetik Rezonans Görüntüleme Bulguları
Psöriatik artritte MRG genellikle asimetrik sakroiliit, entezit ve daktilit gösterir ve bunlar, iltihaplanma işaretleridir. Bu bulgular, PsA’nın diğer artrit türlerinden ayırt edilmesine yardımcı olur.
Klinik Korelasyon
Psöriatik artrit hastalarında daktilit ve entezit varlığı, ağrı ve sakatlık ile güçlü bir şekilde ilişkilidir. MRG bulguları, PsA’da belirli iltihaplanma yollarını hedef alan tedavi ayarlamalarını yönlendirebilir [6].
4. Spondilodiskit
Manyetik Rezonans Görüntüleme Bulguları
Spondilodiskit tespitinde MRG esastır ve disk aralığında daralma, end plato erozyonları ve olası apse oluşumu gösterir. Bu bulgular, genellikle bakteriyel enfeksiyonu işaret eder.
Klinik Korelasyon
Spondilodiskitin klinik belirtileri, şiddetli sırt ağrısı ve ateş, genellikle MRG bulgularının ciddiyeti ile ilişkilidir. Erken ve doğru MRG teşhisi, zamanında antibiyotik tedavisinin sağlanmasına olanak tanır, bu da bu enfeksiyonların yönetiminde kritik öneme sahiptir ve omurga apseleri veya nörolojik bozukluk gibi komplikasyonları önler [10].
Enflamatuar patolojilerin hemen hepsinde kontrast tutulumunun aktif enflamasyona yani hastalığın aktif dönemde olmasına işaret edebileceği unutulmamalıdır.
Sonuç olarak, MRG sadece hastalık süreçleriyle ilişkili anatomik değişikliklerin görsel bir temsilini sağlamakla kalmaz, aynı zamanda klinik semptomlar ile altta yatan patolojiler arasındaki köprüyü de kurar. Bu klinik ve radyolojik verilerin entegrasyonu, doğru teşhis, hedefli tedavi ve omurga iltihabi hastalıklarının etkili yönetimi için hayati öneme sahiptir.
SONUÇ
Omurga iltihabi hastalıklarının teşhis ve yönetimi, hem klinik hem de radyolojik bulguların ayrıntılı bir şekilde anlaşılmasını gerektirir. MRG ve BT, çeşitli omurga patolojilerinin tanımlanması ve ayrımında vazgeçilmez araçlardır. Bu görüntüleme yöntemleri, erken iltihaplanma belirtilerinden ileri yapısal değişikliklere kadar detaylı anatomik ve patolojik içgörüler sunarak, hedefli tedavi müdahaleleri için kritik bir temel sağlar.
Ankilozan spondilit, RA, psoriatik artrit ve çeşitli spondilodiskit formları gibi hastalıkların ayrıntılı incelenmesi, MRG bulgularının klinik semptomlarla nasıl ilişkilendiğini ve hem prognostik değerlendirme hem de stratejik tedavi yaklaşımlarını nasıl etkilediğini göstermektedir. Örneğin, AS sakroiliak eklem iltihaplanmasının erken tespiti veya RA’da servikal omurga tutulumu gibi bulgular, hastalık yönetimini önemli ölçüde değiştirebilir ve potansiyel olarak ciddi sonuçları önleyebilir.
Ayrıca, enfeksiyöz ve enfeksiyöz olmayan omurga iltihaplanması nedenlerinin ve farklı spondiloartropati türlerinin ayrımında MRG’nin rolü, hastaların spesifik koşullara dayalı en uygun tedavileri almasını sağlamak açısından değerlidir. Bu görüntüleme yöntemi, hastalık ilerlemesini izleme ve tedaviye yanıtı değerlendirme açısından da önemlidir.
Manyetik rezonans görüntüleme omurga iltihabi hastalıklarının teşhis ve yönetiminde hayati önem taşımaktadır. Klinisyen hekimlerin, tanısal doğruluğu artırmak, tedavi stratejilerini optimize etmek ve hasta sonuçlarını iyileştirmek için klinik değerlendirmelerle radyolojik yorumları bütünleştirmesi esastır. Semptomların başlangıcından teşhis ve yönetimine kadar olan yolculuk, bu tanısal araçların yorumlanmasında uzmanlığa olan sürekli ihtiyacın altını çizerek klinik uygulama ile sofistike görüntüleme tekniklerinin entegrasyonunun gücünü göstermektedir.
Dipnotlar